Altın denince ilk akla gelen toprak türü ‘kara kum’ dur. Kara kum olan yerde kesinlikle altın vardır denemese de bu toprak türünün çok sayıda mineral ve ağır metal içerdiği bilinmektedir. Altın da en ağır metallerden biri olduğu için altın arayanların en çok baktığı topraklar, kara kumdur. Volkanik kül içeren topraklar ve daha çok çöllerde görülen kırmızı topraklar da yine altın arayan kişilerin sıklıkla baktığı topraklar olur.
Altın, birçok kaya türünde karşımıza çıksa da en fazla kuvars kayalarda bulunur. Bu ne kadar önemli bir ipucu gibi görünse de kuvars kayalar o kadar fazladır ki daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulur. Bu yüzden de kirli ya da çürümüş olarak bilinen kuvarslara bakmak, altın bulma olasılığını artıracaktır. Ayrıca kirli kuvarsların içinde bulunan kahverengi ya da turuncu parçalar da altına yakın olunduğunun bir işaretidir. Kirli kuvarsın özelliklerinden biri de kırılgan olmasıdır. Kirli kuvars kayalar, çekiç ya da kürek yardımıyla kolayca kırılabilir. Bu kayalar kırıldığında ince şeritler halinde bulunan saf altına ulaşılabilir.
Farklı kaya türlerinin temas ettiği noktalar, altının yakınlarda olabileceğinin başka bir işaretidir. Farklı kaya türleri 90 derece açıyla bir araya geldiğinde ortaya çıkan basınç ve bu basınçtan kaynaklanan yüksek sıcaklıklar kayalarda çatlakların oluşmasına neden olur. Altın da bu ısıya maruz kalarak sıvılaşır ve yüzeye doğru itilir. Bu süreçte yavaş yavaş soğuyarak katı bir form ile karşımıza çıkabilir.